40 yil 40 oyku – 40 Jaar 40 verhalen

Dilini örfünü, adetini bilmediğin el diyarlarda 40 yıl! Dile kolay geliyor ’40 yıl’deyivermesi! Gelin de karşılaştığınız bir gurbetçiye sorun bakalım, bir ömür verilen şu gürbetin ve gerideki sılanın ne olduğunu, neler getirip neler götürdüğünü. Bu sourları onlara okurları adına Yavuz NÜFEL sormuş; öyküleri ise bu kitaba kaynak olmuş.

Söyleşilerde gurbetçiler, sözlerinde ise yaşamlarından kesitler var; içtenlikle anlatılmıştır. “Misafir İşçi”olan ilk kuşak insanımız sanki sözbirliği etmişçesine, o tozlu, çamurlu Anadolu toprağına duyduğu tükenmez özlemini dile getirmiş. Yabanda, onca zorluğa karşı, bir lokma ekmek parası kazanmaya çalışmlar, hep geri dönüşün tatlı düşünü kurarak. Aile birleşimi yoluyla gelen eşler ve çocukları da ata toprağına, diline, örfune, hala gönülden bağlıdır. Gel gör ki, evdeki hesap çoğu kez çarışıdakine uymazmış! Misarfir işçi sonunda olmuş göçmen, ama ne oralı, ne buralı; duyguları ve özlemleriyle orada, bedenleriyel burada yaşayan. Yeni uyum yasaları ve yerel politikalar, insanımızın beraberinde getirdiği dilini, insanlık tarihiyle yaşıt Anadolu kültürün ve Türk kimliğini giderek olumsuz yönde etkilemekte. Politik amaç: Öncelikle göçmenerin dilini, dil yolyla gelişen bilinci, kültürü yok etmek. Aslında hem buralı olmamak, hem de buraya gelenin kimliğini, kültürünü, anadilini zorla değiştirmesini istemek doğru olmayan bir tutumdur. O halde ne yapmak en akılcı olan iştir? Bu söyleşide, hemen herkesin ortaya koyduğu ve mutlaka kulak vermesi gereken önemli görüsler var; onları burada özetlemeden geçmek olanaksızdır.Dilimizi ve kültürümüzü kaybetmeden buralı olmalıyız. Evet, buralı olmalıyız., bu coğrafyanın dilini ve kültürünü de öğrenmeli, benimsemeliyiz ama bu, kimliğimizden, anadilimizden, kültürümüzden ödün vermek anlamına gelmemeli. Toplumların çok sesliliği, kültürlerin çok renkliliği, yaşamda inanılmayacak güzelliklerin doğmasında önemli bir kaynaktır. Ancak bu yolla yeryününe kalıcı dostluklar kurma, birbirimizi daha iyi anlamak, barış ve huzur içinde yaşamak olasıdır. İnanıyorum ki yakın bir gelecekte Alamanı lakabıyla akla gelen, ortaya konan o eskide kalmış misafir işçi görüntüsü, Avrupalı Türkler olarak, daha başka dillerle de anlaşıp düşünebilen, buralı, uyumlu ama öz benliğini kaybetmemiş bir insan tanimıyla yer değiştirecektir. Budan daha akılcı, daha doğru bir yol, sanırım, yoktur. İstediğimiz, erişmemiz gereken ütopya yapay sınırları aşarak dünya vatandaşı olabilmektir. Aynen Rotterdamlı filozof ERAŞZMUŞ’un veciz sözündeki gibi: “Bütün yeryüzü vatandır”.

 

CIP-gegevens Koninglijke bibliotheek Den Haag

Auteur: Yavuz Nufel

Ontwerp: Liberte Yayinlari

Drukwerk: Liberte Yayinlari

www.liberte.com.tr

Uitgever: Turkevi Yayinlari, Amsterdam

Opdrachtgever/copyright: Turkevi Yayinlari

ISBN: 90778140204

Publicatiejaar: 2005

Te bestellen via: www.turkevi.nl

Postubs 58070, 1040 HB Amsterdam